İnsan Hakları Derneği (İHD) Batman Şubesi, “Kayıplar Bulunsun, Failler Yargılansın” eyleminin 682’ncisini gerçekleştirdi.
İHD tarafından yapılan açıklamada, 14 Nisan 1995 tarihinde Diyarbakır’ın Silvan ilçesine bağlı Eşme köyünde gözaltına alındıktan sonra kaybolan Ali İhsan Dağlı’nın akıbeti yeniden gündeme getirildi.
Basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi: “Bu hafta, 14 Nisan 1995 tarihinde Diyarbakır ili Silvan ilçesi Eşme köyünde kaybedilen Ali İhsan Dağlı’nın akıbetini sormak için toplandık.
Ali İhsan Dağlı, 14 Nisan 1995 tarihinde Diyarbakır’ın Silvan ilçesi Eşme köyünde gözaltına alındı. Gözaltına alınırken ve gözaltındayken kendisini gören tanıklar oldu. Hatta gözaltındayken çekilmiş fotoğrafları gazetelerde yayınlandı. Ancak İnsan Hakları Derneği ve ailesinin tüm girişimleri sonuçsuz kaldı.
Devletin cevabı hep aynıydı: ‘Biz almadık, bizde yok.’ İç hukuk yollarının tükenmesi üzerine ailesi dosyayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıdı.”
Açıklamanın devamında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) 2007 yılında Türkiye’yi mahkûm ettiğine dikkat çekildi:
“AİHM, Mayıs 2007’de oybirliğiyle Türkiye’yi mahkûm etti. Kararda, yaralı olarak ele geçirilen Dağlı’nın askeri araca bindirildiği, gözlerinin bağlandığı, askeri doktor tarafından müdahale edildikten sonra İlçe Jandarma Komutanlığı’na götürüldüğü belirtildi. Operasyonda görev yapan Piyade Er B.G., Dağlı’nın gizlice fotoğraflarını çekmiş ve bu fotoğrafları New York merkezli İnsan Hakları İzleme Merkezi’ne göndermişti.
Ayrıca, Dağlı’nın kaybolduğu operasyonun dönemin Jandarma Asayiş Kolordu Komutanı Korgeneral Hasan Kundakçı tarafından yönetildiği kararda açıkça yer aldı.”
İHD, bugüne dek bu kayıpla ilgili hiçbir failin yargı önüne çıkarılmadığını vurgulayarak açıklamasını şu sözlerle sonlandırdı: “Bugüne kadar bilinen faillere ulaşmak ve yargılanmalarını sağlamak için devlet hiçbir adım atmadı. Tüm kayıp vakalarında olduğu gibi, Ali İhsan Dağlı’yı kaybedenler de korundu.
Bizler her hafta alanlardan yetkililere sesleniyoruz: Kayıplarımızın akıbeti bulunmadan, onlara dair bir iz ortaya çıkmadan, hakikatler açıklığa kavuşmadan ve adalet sağlanmadan bu mücadeleden asla geri adım atmayacağımızı bir kez daha ifade ediyoruz.”