Batman Organize Sanayi Bölgesi yolu… Adını ne yazık ki artık üretimden, istihdamdan ya da kalkınmadan değil, kazalardan duyuyoruz. Geçtiğimiz günlerde yine canımızı yakan bir zincirleme trafik kazası yaşandı. Otobüs, tır, kamyonet ve minibüsün karıştığı bu kaza, adeta “trafik faciası” kelimesinin sözlük karşılığı gibiydi.
Şans eseri bu kez iki vatandaşımız hafif yaralandı, can kaybı yaşanmadı. Ancak sormadan edemiyorum: Hep mi şansa güveneceğiz?
Olay yerine gelen 112 acil sağlık ekipleri, yaralılara ilk müdahaleyi yaptı ve hastaneye kaldırdı. Ama burada bitmedi… Asıl mesele, kazanın ardından çevrede bulunan vatandaşların söyledikleriydi. “Burada hemen hemen her hafta kaza oluyor.
Aylardır süren yol çalışmaları hâlâ bitmedi.
Işıklandırma yok, yol tehlikeli hale geldi. Artık bu yolu tamamlayın, yoksa bu korku bitmeyecek.” Bu sözler, sıradan bir şikâyet değil; bizzat o yoldan geçmek zorunda kalan insanların can güvenliği çığlığıdır.
Bir yol çalışmasının aylarca bitmemesi başlı başına sorunken, bu çalışma süresince yeterli güvenlik önlemleri alınmaması ayrı bir felaket. Bir proje planlanırken, “iş makineleri ne zaman gelir, asfalt ne zaman serilir” diye düşünülür; ancak asıl düşünülmesi gereken “bu yolda insanlar her gün nasıl güvenle seyahat edecek” sorusudur.
Batman gibi her geçen gün araç sayısının arttığı, trafik yoğunluğunun büyüdüğü bir şehirde, yol güvenliği lüks değil, zorunluluktur. Üstelik Organize Sanayi Bölgesi gibi hem ticari araçların hem de işçilerin yoğun kullandığı bir güzergâhta, kazaların önlenmesi için ekstra hassasiyet gösterilmelidir. Ama görünen o ki hassasiyet değil, ihmal var.
Kazaları sadece “kader” olarak görmek kolaycılıktır. Kaderin önüne geçemezsiniz belki ama ihmali önleyebilirsiniz.
Bir yolun aylarca bitmemesi, yeterli ışıklandırmanın yapılmaması, uyarı levhalarının eksik olması… Bunlar kader değil, yönetim zafiyetidir. Her hafta benzer haberleri yapmak, kazaları sayılarla ifade etmek, “şans eseri” ifadesini kullanmak bize teselli olmuyor; aksine içimizi acıtıyor.
Bugün hafif yaralanmalarla atlatılan bu kaza, yarın telafisi mümkün olmayan can kayıplarına yol açabilir. Ve o gün geldiğinde kimsenin “bilmiyorduk” deme hakkı olmayacak, çünkü bu sorun aylardır gözümüzün önünde duruyor.
Yetkililere açık çağrıdır: Bu yol çalışmasını bir an önce tamamlayın. Işıklandırma, yol çizgileri, uyarı levhaları ve güvenlik önlemleri eksiksiz şekilde hayata geçirilsin. İnsanlar, evinden çıkarken “acaba sağ salim dönebilecek miyim” korkusu yaşamamalı.
Unutmayalım, yollar insanları varacakları yere ulaştırmak içindir; mezarına değil.
Ve bu kentin yolları, artık kazalarla değil, güvenli ulaşım haberleriyle anılmalıdır.
