Batman Milletvekili Serkan Ramanlı, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında adli emanet skandalları, IBAN kiralama, zorunlu eğitim süreci ve Gazze’deki ateşkes ihlallerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Ramanlı, adliyelerde emanet odalarının talan edilmesini “devletin kalbinde suç işlenebildiği bir ortam” olarak nitelendirdi.
HÜDA PAR Sözcüsü ve Batman Milletvekili Serkan Ramanlı, Meclis’te gerçekleştirdiği basın toplantısında gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.
Son dönemde İstanbul Büyükçekmece, Adalar ve çeşitli illerde adliyelerde ortaya çıkan hırsızlık ve suistimallerin, adalet sisteminde ciddi bir güvenlik krizine işaret ettiğini belirten Ramanlı şöyle konuştu:
“Adliyelerin adli emanet bürolarında görülen hırsızlık vakaları, devletin en korunaklı kurumlarında bile bu denli kolay suç işlenebiliyor olmasının ahlaki krizin derinliğini ve denetim mekanizmalarındaki zafiyetleri gösterdiğini ortaya koymaktadır.”
Adliyelerdeki emanet ve delil koruma süreçlerinin yeniden yapılandırılması gerektiğini vurgulayan Ramanlı, şu ifadeleri kullandı:
“Emanet odalarının talan edilmesi, delillerin çalınması ve kamu görevlilerinin bu olaylarda yer alması yalnızca güvenlik açığını değil, ahlaki yozlaşmanın geldiği noktayı da göstermektedir. Devlet kurumlarında suç işlenebildiği bir düzende sağlıklı bir hukuk düzeninden söz edilemez. Bu hadiseler titizlikle soruşturulmalı ve tüm sorumlular adalet karşısında hesap vermelidir. Adliyelerdeki emanet ve delil koruma süreçleri gecikmeden yeniden yapılandırılmalı, güçlü bir denetim mekanizması kurulmalıdır.”
IBAN kiralamanın gençleri “ekonomik suçların görünmez taşıyıcıları” hâline getirdiğini söyleyen Ramanlı, gençlerin çoğu zaman farkında olmadan suç ağlarına dahil olabildiğini ifade etti:
“Gençler, ekonomik sıkıntılar nedeniyle hesaplarını başkalarına açarak ağır dolandırıcılık suçlarının parçası hâline gelebiliyor. Asıl fail belirlenemediğinde, sadece hesabını kullandıran gençlerin suçun faili gibi cezalandırılması hem ölçülülük ilkesine hem de ceza hukukunun sorumluluk anlayışına aykırıdır.”
Devletin teknik takip ve finansal analiz kapasitesini güçlendirmesi gerektiğini söyleyen Ramanlı, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Asıl failler tespit edilmeli, hesabını kullandıran gençler ise mağduriyet giderildiği takdirde uzlaştırma kapsamına alınmalıdır. Böylece hem ceza adaletinin orantılılığı sağlanır hem de gençler suç örgütlerinin hedefi olmaktan korunmuş olur.”
Zorunlu eğitimin uzamasının hem öğrenciler hem de öğretmenler açısından olumsuz etkiler oluşturduğunu belirten Ramanlı, artan öğrenci sayısı ve yoğun müfredatın öğretmenlerin iş yükünü artırdığını söyledi:
“Disiplin sorunları, isteksiz öğrenciler ve farklı seviyelerdeki sınıflar öğretmen-öğrenci ilişkisinde saygı ve güven bağlarını zedelemektedir. Uzun süreli eğitim, özellikle ergenlik dönemindeki öğrencilerin sosyal ve psikolojik gelişimini olumsuz etkiliyor.”
Lise düzeyinde zorunlu eğitimin yeniden düzenlenmesi gerektiğini belirten Ramanlı şöyle konuştu:
“Okumak istemeyen öğrencilerin zorunlu olarak lise eğitimine devam etmesi hem öğrenciyi hem öğretmeni zorluyor. Mesleki alanlara yönlendirme artırılmalı; aksi halde nitelikli ara eleman eksikliği büyüyor ve üniversite kapılarında ciddi bir yığılma oluşuyor.”
Gazze’deki saldırıların ateşkese rağmen sürdüğünü hatırlatan Ramanlı, 500’den fazla ihlalin kayıtlara geçtiğini belirtti:
“Siyonist rejimin saldırıları hiçbir denetim veya yaptırım olmadan devam ediyor. Uluslararası irade işlevsiz durumda. Gazze, fiilen işgal edilmiş bir alan hâline getiriliyor.”
Ramanlı, uluslararası toplumun sorumluluklarını yerine getirmediğini vurgulayarak şu çağrıda bulundu:
“Kamuoyunun tepkisi bu süreci değiştirebilecek en önemli araçtır. Dünya halklarını hükümetlere baskı yapmaya, sessiz kalmamaya ve her platformda Filistin için ayağa kalkmaya çağırıyoruz.”