Masumiyetin Altın Yüzü: Ömer’in Hikâyesi

Yayınlama: 28.08.2025
A+
A-

Batman’ın merkezi bir mahallesinde, günün kalabalığı ve koşuşturması arasında sıradan bir çöp konteyneri… Fakat o gün, bu sıradanlık büyük bir sınava dönüştü. Çöpün yanında unutulmuş bir poşet vardı; içinde tam 1 milyon 600 bin lira değerinde altın saklıydı.

O sırada oradan geçen küçük Ömer, poşeti fark etti. İçini açtığında gözleri kamaştı. Her çocuk gibi hayaller kurabilirdi; yeni oyuncaklar, güzel kıyafetler, belki de ailesine daha rahat bir yaşam… Ama Ömer’in kalbinde başka bir şey vardı: masumiyet ve dürüstlük.

Poşeti eline aldı ve hiç tereddüt etmeden doğruca polise gitti. Altın dolu çantayı teslim ederken söylediği birkaç basit cümle, aslında çok şey anlatıyordu: “Bulduğum yer burasıydı, sahibine verin.”

Ömer’in bu davranışı, bir çocuğun saf yüreğinde saklı olan en değerli hazineyi ortaya koydu. Çünkü gerçek zenginlik altınlarda değil, vicdanda birikirdi. Ve o gün, Batman’ın kalabalık sokaklarında hepimize unuttuğumuz bir şeyi hatırlattı: Masumiyet hâlâ var. Dürüstlük hâlâ mümkün.

Polislerin şaşkın bakışları arasında teslim edilen altınların maddi değeri elbette büyüktü. Ama asıl büyük olan, Ömer’in içindeki iyilikti. Küçücük bedeniyle sergilediği bu davranış, herkese örnek olacak koca bir ahlak dersine dönüştü.

Altınların sahibi bulundu, poşet güvenle sahibine teslim edildi. Ömer’e hediyeler verildi, davranışı topluma örnek olarak lanse edildi. Herkes bir süreliğine iyiliğin hâlâ yaşadığına inandı.

Ama işin aslı başka yerdeydi. Çünkü Ömer’in ödüllendirilen davranışı kadar, aslında anlaşılmayan bir tarafı vardı: kalbinin masumiyeti.

Bugün hırsızlığın kılıf bulduğu, gaspın gölgelendiği, açgözlülüğün ‘hak’ gibi sunulduğu bir dünyada Ömer’i gerçekten anlamak mümkün değil. Biz, çoğu zaman onun yaptığı şeyi olağanüstü bir kahramanlık gibi görüyoruz. Oysa Ömer için bu sadece basit bir karardı: ‘Benim olmayan bana ait değildir.’

Toplum onu alkışladı, gazeteler yazdı, belki yıllar sonra adı unutulacak. Ama asıl mesele, Ömer’in masumiyetini toplumun anlamaya hiç niyeti olmaması. Çünkü Ömer’in saf kalbini anlamak için önce kendi kalbimize bakmamız gerekiyor.

Altınlar sahibine döndü, mesele kapandı. Ama biz, asıl hazineyi yine görmezden geldik. Belki de kaybettiğimiz en büyük şey, Ömer’in çocuk kalbindeki o temiz, çıkar gözetmeyen dürüstlüktü.

Ve işte bu yüzden… Bizim toplumumuzda Ömer’i anlamak kolay değil. Çünkü Ömer’in davranışı değil, Ömer’in ruhu yabancı bize.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.